Erteleme: Zamanı Kaybetmenin Psikolojisi

Hiç masanın başına oturup yapılması gereken işi açtığınız halde, kendinizi bir anda sosyal medyada dolaşırken bulduğunuz oldu mu? Ya da ders çalışmaya niyetlenip önce odanızı toparlama isteğiyle yanıp tutuştuğunuz?

Eğer bu sorulara içinizden “evet” diyorsanız, yalnız değilsiniz. Hepimiz zaman zaman erteleriz. Fakat bazı insanlar için bu durum küçük bir alışkanlıktan çok daha fazlasıdır. Erteleme (prokrastinasyon), bazen iş hayatında fırsatların kaçmasına, bazen akademik başarıların düşmesine, bazen de öz güven kaybına yol açan ciddi bir sorun haline gelebilir.

Psikologların gözünden erteleme sadece bir “zaman yönetimi problemi” değildir. Aslında bu davranış, kişinin kendi duygularıyla, inançlarıyla ve zihinsel alışkanlıklarıyla kurduğu ilişkiyi gösterir. Yani erteleme, zihnimizin bize fısıldadığı küçük bahanelerin arkasında yatan çok daha derin bir hikayedir.

Ertelemenin Görünmeyen Yüzü

1. Mükemmeliyetçilik: Kusursuz Olma İsteği

Belki siz de tanıyorsunuzdur: Ödevinin ilk sayfasını yazmaya saatlerce başlayamayan öğrenciyi… Çünkü girişi güzel olmazsa, bütün ödev kötü olacaktır. İşte bu, mükemmeliyetçiliğin tipik bir yansımasıdır.

Mükemmeliyetçi kişiler için işler sadece “yapılması gereken” görevler değildir, aynı zamanda “kusursuz olması gereken” görevlerdir. Bu baskı ise çoğu zaman başlamayı geciktirir.

2. Başarısızlık Kaygısı: “Ya Yapamazsam?”

Ertelemenin en güçlü nedenlerinden biri de başarısızlık korkusudur. Örneğin bir öğrenci düşünün: Ödevini teslim etmediğinde düşük not alma riski vardır, evet. Fakat hiç başlamazsa, başarısızlığı da görmezden gelebilir. Ancak bu kısa süreli rahatlama, uzun vadede daha büyük kaygılar getirir.

3. Anlam Eksikliği: “Bunu Neden Yapıyorum?”

Yapacağımız iş, eğer bizim değerlerimizle örtüşmüyorsa ya da bize içsel bir anlam ifade etmiyorsa, motivasyonumuz kolayca düşer. Başkalarının beklentisiyle yapılan işler, kendi seçtiğimiz hedeflere göre çok daha sık ertelenir.

4. Anlık Haz Arayışı

Zor bir projeyi bitirmek haftalar sürebilir, ama telefonun ekranına bakmak bir saniyede haz verir. Beynimiz kısa vadeli ödüllere meyilli olduğu için uzun vadeli hedeflerimiz sık sık arka plana itilir.

Ertelemenin Hayatımıza Etkileri

Peki erteleme sadece bir “alışkanlık” mıdır? Aslında hayır. Zamanla bir yaşam tarzına dönüşebilir. İşte ertelemenin görünmez sonuçları:

  • Artan stres: Son teslim tarihi yaklaşırken kalp çarpıntısı, odaklanma zorluğu ve yoğun kaygı ortaya çıkar.
  • Kendine güven kaybı: “Yine yapamadım” düşüncesi, kişinin öz değerini zedeler.
  • Suçluluk ve pişmanlık: Ertelenen işler, zihinde yük gibi taşınır. Bu da duygusal yorgunluğa neden olur.
  • İlişkilerde sorunlar: Söz verilen işlerin yerine getirilmemesi, başkalarının güvenini sarsar.

Erteleme Döngüsünü Kırmak İçin Yöntemler

1. Küçük Adımlarla Başlamak

Ertelemenin panzehiri harekettir. Ama büyük bir hedefi tek hamlede başarmaya çalışmak çoğu zaman göz korkutucudur. Bunun yerine işi küçük parçalara ayırın. Mesela bir tez yazıyorsanız, “bugün sadece giriş paragrafını yazacağım” deyin.

2. Zaman Blokları ve Rutinler

Kimi zaman mesele “başlamak” değil, “başlamak için doğru zamanı beklemek” olur. Oysa doğru zaman diye bir şey yoktur; siz başladığınız anda doğru zaman gelir. 25 dakika çalışıp 5 dakika mola vermek gibi basit teknikler, beynin dikkati daha kolay toplamasına yardım eder.

3. Duygularla Yüzleşmek

Ertelediğinizde hangi duygudan kaçıyorsunuz? Sıkılma mı, kaygı mı, öfke mi? Erteleme çoğu zaman bir duygu düzenleme biçimidir. Duyguyu fark etmek, çözümün ilk adımıdır.

4. İçsel Konuşmayı Değiştirmek

Kendinize ‘Bunu yapmak zorundayım’ demek yerine “Bunu yapmayı seçiyorum” demek, kontrol duygusunu güçlendirir. Dilimizdeki küçük değişiklikler, motivasyon üzerinde büyük etkiler yaratır.

5. Küçük Başarıları Kutlamak

Her tamamlanan görev, beyne ödül sinyali gönderir. Küçük başarıların farkına varmak, yeni görevler için motivasyonu artırır.

Erteleme, hepimizin hayatında olan bir davranış; ancak bazı durumlarda yıpratıcı bir döngü halini alabiliyor. Bu döngüden çıkmanın yolu, kendimizi cezalandırmak değil; anlamak, farkındalık kazanmak ve yapıcı stratejiler geliştirmekten geçiyor. Unutmayın, erteleme öğrenilmiş bir alışkanlıktır. Ve her alışkanlık gibi değiştirilebilir. Değişimler çoğu zaman küçük ama istikrarlı adımlarla başlar. Dolayısıyla mesele mükemmel bir başlangıç yapmak değil, başlamayı seçebilmektir.

START TYPING AND PRESS ENTER TO SEARCH