Neden Kötü Şeyleri Daha Fazla Hatırlarız?

Hepimizin başına gelmiştir: Bir gün boyunca pek çok olumlu şey yaşarız, belki güzel bir sohbet, hoş bir yemek, ufak bir başarı… Ama akşam olduğunda aklımızda en çok kalan şey, günün içinde bize söylenen kırıcı bir söz ya da yaşadığımız küçük bir hayal kırıklığı olur. Olumlu anılar daha hızlı silinirken, olumsuz olanlar zihnimize kazınmış gibi tekrar tekrar gündeme gelir. Peki neden böyle olur?

Aslında bunun cevabı beynimizin işleyişinde gizli. İnsan zihni, doğası gereği “negatif önyargı” (negativity bias) dediğimiz bir eğilime sahiptir. Yani beynimiz, olumsuz olayları daha kolay fark eder, daha hızlı işler ve daha uzun süre hafızada tutar. Bunun en temel nedeni evrimsel süreçtir. Atalarımız için hayatta kalmak, tehlikeleri tanıyabilmekle mümkündü. Güzel bir manzarayı görmek hoş bir duyguydu belki ama ölümcül bir tehdidi fark etmek hayatiydi. Dolayısıyla olumsuzluklara odaklanan bir beyin, yaşamı sürdürmek açısından avantaj sağlıyordu.

Bugün vahşi doğada yaşamıyor olsak da beynimizin çalışma biçimi aynı kaldı. Patronumuzun övgüsünden çok eleştirisini hatırlıyoruz, onlarca olumlu geri bildirim arasından olumsuz olan bir tanesi zihnimizde büyüyüp duruyor. Çünkü beynimiz hâlâ olumsuzlukları “hayati bilgi” gibi işliyor.

Bunun bir diğer sebebi duyguların yoğunluğu. Araştırmalar gösteriyor ki, olumsuz duygular (korku, öfke, kaygı, utanç gibi) beyinde daha güçlü nörolojik tepkiler oluşturuyor. Özellikle amigdala, tehdit ve tehlikeyle ilgili bilgileri kaydetmekte oldukça aktif bir bölge. Bu da demek oluyor ki, kötü bir anı yaşadığımızda beynimiz bu olayı “önemli” olarak kodluyor ve tekrar tekrar hatırlatıyor. Bir anlamda bizi gelecekteki olası tehditlere karşı hazırlamaya çalışıyor.

Olumsuz olayların daha kolay hatırlanmasına dair yapılan psikolojik araştırmalar da oldukça dikkat çekici. Örneğin, insanlar kendilerine yöneltilen olumlu ve olumsuz sözcükleri hatırlamakta test edildiklerinde, olumsuz sözcükleri daha kolay hatırladıkları bulunmuş. Yine bir başka çalışmada, çiftlerin ilişkilerinde yaşadıkları olumlu ve olumsuz deneyimler incelenmiş; ilişkinin kalitesi üzerinde olumsuz deneyimlerin, olumlu olanlardan çok daha büyük bir etki yarattığı gözlemlenmiş. Yani “bir kötü deneyim, birkaç iyi deneyimin toplamından daha ağır basıyor.”

Günlük hayattan küçük örnekler de bu durumu netleştirir:

  • Sosyal medyada onlarca beğeni alırsınız ama tek bir eleştirel yorum sizi günlerce düşündürebilir.
  • İş yerinde takdir edilmek güzeldir ama bir toplantıda gözden kaçan küçük bir hata zihninizde sürekli dönüp dolaşır.
  • Bir dostunuzla uzun süre keyifli vakit geçirirsiniz, ancak ayrılırken yaşanan küçük bir gerginlik aklınızda en baskın iz olarak kalabilir.

Aslında beynimiz bu olumsuz anıları büyütürken “bizi korumaya” çalışır. Çünkü onun önceliği güvenliğimizdir. Ancak bu durum modern yaşamda bazen aşırıya kaçar; günlük hayatımızda gerçek bir tehdit olmasa bile, küçük bir olumsuzluk zihnimizde tehdit gibi algılanır.

Sonuç olarak, kötü şeyleri daha fazla hatırlamamız beynimizin doğal eğilimi olsa da, olumluları fark etmeyi bilinçli bir alışkanlık haline getirmek bu dengeyi değiştirebilir.

START TYPING AND PRESS ENTER TO SEARCH