yeme bozukluğu

Ergenlikte Yeme Bozukluğu

Ergenlik bireyler için çocukluk evresinden sonra yetişkinliğe hazırlık aşaması olarak değerlendirilebilir. Bireyler burada soyut birçok kavramı algılamaya başlamakla birlikte artık hayatlarında “birey” olmanın ilk izlerini taşımaya başlar. Kısacası ergenlik döneminde kişiler için “birey” kavramı ortaya çıkar. Bu dönemde bireyler için fiziksel değişiklerin başladığını söylemek mümkündür. Fiziksel değişikliklerin yanı sıra fiziksel olarak bireylerin kendilerine verdikleri önem de artar. Erkeklerde kasların gelişmesi, boyun uzaması, sesin kalınlaşması gibi değişiklikler görülürken kadınlarda yağlanmanın artması, boyun uzaması, tüylenmeler görülmektedir. Bazı hormonların fazla çalışması gibi biyolojik değişiklikler de meydana gelir. 

Ergenlik döneminde bireyler duygusal dalgalanmalar yaşadıklarından dolayı bazı duyguları daha şiddetli yaşayabilir. Örneğin bu dönemde öfke ve çatışma daha fazla kendini gösterebilir. Bireyler sosyal olarak aile ilişkilerinden daha çok arkadaş ilişkilerine önem vermeye ve vakitlerini arkadaşlarıyla geçirmeye başlayabilir. Kendileriyle ilgili sorunlarını, sırlarını ve önemli olayları arkadaşlarıyla paylaşma eğilimindedirler. Bu yüzden arkadaşlık ilişkileri bu dönemde daha fazla önem taşır. Ayrıca karşı cinsle ilişkiler ve beğenilme isteği de bu dönemde ortaya çıkar. Ergenlikle birlikte birçok değişiklik yaşarken bu değişikliklere uyum sağlamaya çalışan kişiler çeşitli psikolojik, fizyolojik ve sosyal sorunla karşı karşıya kalabilirler. Genç bireyler bu sorunlarla karşılaştıklarında yeterli bilgiye ve bilince sahip olduklarında sorunlara karşı iyileşme ve gelişme daha kolay olabilir. Ergenlikte yaşanabilecek sorunlara örnek verilecek olursa bu örneklerden biri yeme bozukluklarıdır. 

Yeme bozuklukları yeme davranışıyla ilgili olan ve ciddi sağlık sorunlarına yol açabilen ruhsal bir bozukluk olarak açıklanır. Fazla yemek, kendini aç bırakmak, yeme atakları denen aşırı yeme davranışından sonra kusma gibi davranışlar görülebilir. Anoreksiya nervoza ve bulimiya nervoza günümüzde ergenlerde en çok yaygın olarak görülen türlerden ikisi olarak karşımıza çıkar. Anoreksiya, olağan vücut ağırlığını kabul etmeme ve buna yönelik olarak kendini aç bırakma, kilo almak konusunda korku duyma, bedensel algıda bozukluk olarak görülürken bulimiya, fazla yeme davranışı gösterdikten sonra kendini rahatlatmak amacıyla kusma, müsil ve idrar söktürücü kullanma gibi belirtilerle birlikte yemek yememe, fazlasıyla egzersiz yapma gibi davranışlar da görülür. Ergenlerde özellikle lise öğrencilerinde ve kadınlarda görülme sıklığının fazla olduğu araştırmalarla kanıtlanmıştır. Erken tedaviyle birlikte birçok insanın hayatının kurtulduğu da görülmektedir. 

Ergenlerde sağlıksız bir şekilde kilo alma veya kilo verme, kusma, saç dökülmesi, tırnaklarının sağlıklı görünmemesi, yorgunluk belirtileri, düzensiz regl döngüsü, diş minelerinde tahrip, ciltte kızarıklıklar görülmesi gibi yeme bozukluklarının fizyolojik belirtilerinin fark edilebilmesi için ailelerin ve öğretmenlerin dikkatli bir şekilde gözlem yapması gerekir. Ergen birey, takıntılı bir şekilde kalori sayıyorsa, sürekli olarak yemekten kaçma davranışı gösteriyorsa, diyeti ve egzersizi yoğun bir şekilde yapıyorsa, vücut görüntüsü hakkında öyle olmadığı halde takıntılı bir şekilde olumsuz bir algısı varsa (örneğin göbeğim çok yağlı gözüküyor, göbeğim çıkıyor veya kolum çok kilolu duruyor vb.), yemekten önce ve sonra banyo kullanımını uzatıyorsa, müshil-idrar söktürücü-diyet hapı gibi ilaçların kullanımı varsa dikkat edilmesi gerekir. 

Ergenlerde yeme bozukluklarının bazı psikolojik, fizyolojik ve sosyal etkileri bulunur. Psikolojik ve sosyal olarak olarak bireyler kendilerini olumsuz olarak algılar ve bu konuda öfkeli tavırlar sergileyebilir. Sosyalleşmek konusunda çekingen davranabilir ve kendilerini yalnızlaştırabilir. Bununla birlikte yeme bozukluğuyla ilgili örneğin kusma eylemi gerçekleştirdikten sonra utanç hissederek kendilerini yargılayabilirler. Ağlama atakları, panik durumu da görülebilir. 

Ergenlerde bu durumun yaygın olmasının sebeplerinden biri toplumsal olarak bedensel algıların mükemmele yakın olması ve buna yönelik güzellik standartları olarak görülebilir. Aynı zamanda kilo konusunda zorbalık yaşanması, çocukluk çağında yaşanan travmatik olaylar, mükemmeliyetçilik kişilik özelliği, bazı fizyolojik hastalıklar ve genetik faktörler riski arttırmaktadır. Bu risklerle birlikte koruyucu faktör denilen çocukların bu tür durumlarla karşılaşmasını engelleyecek faktörlerden ilki ebeveynlerin ergenin çevresi ve ergenin neler yaşadığı ile ilgili bilgi sahibi olması akıllara gelir. Aileler çocuklarla sağlıklı bir iletişim kurarak destekleyici bir şekilde iletişimi devam ettirmeli ve erken zamanda bir uzmandan yardım almalıdır. Katı tutumlardan uzak durarak ergenin hayatına saygılı bir şekilde davranışları gözlemlenebilir. 

Ergenlerde yeme bozukluğuna yol açabilen veya yeme bozukluğunun sonucu olarak görülebilen bazı psikolojik rahatsızlıklarda mevcuttur. Depresyon, anksiyete bozuklukları, travma sonrası stres bozukluğu gibi birlikte görülebilecek hastalıklar mevcuttur. Tedavide kişilerin yaşam öykülerinin alınması ve güncel problemlerin, benlik algılarının ele alınmasındaki en önemli nedenlerden biri de budur. 

Yeme bozukluklarının önüne geçmek için ergen, ebeveyn ve terapist ilişkisinin sağlıklı ve dinamik tutulmasında yarar vardır. Ebeveynin iyi bir gözlemci ve destekçi olması beklenir. Konu hakkında bilgilenmesi de ergene destek olmak için önemli bir yoldur. Fiziksel muayeneden sonra ergen bireyin yargılanmadan ve ayıplanmadan dinlenilmesi gerekir. Yaşam öyküsü alınarak bu duruma neden olabilecek faktörler belirlenmelidir. Daha sonra ise bu faktörler üzerinden çalışmalar yapılmalıdır. Genellikle psikiyatrist ve psikolog desteğinin önemi burada ortaya çıkmaktadır. Ergen birey yeme bozukluklarıyla ilgili uzmanlar tarafından açık, anlaşılır bir şekilde bilgilendirilmelidir. Bu bilgilendirme korkutarak değil olası belirtiler, nedenler ve sonuçlar açıklanarak yapılmalıdır. Gerekli durumlarda ilaç tedavisine de başlanabilir. Bireylerin arkadaş çevrelerinin de desteği önemlidir. Ergenlerin sosyalleşmeleri ve kendini kabullenmeleriyle ilgili çalışmalar yapılabilir. Tüm bunların yanında grup psikoterapileri yapılarak kendini yalnız hissetmemesini sağlayacak teknikler de denenebilir. 

İrem Keskin-Psikolojik Danışman

START TYPING AND PRESS ENTER TO SEARCH